Uykuda benden habersiz neler oluyor?

Uykuda konuşma:
Aşırı yorgunluk, yoğun stres, kullanılan ilaçlar, ateş ve psikiyatrik hastalıklar uykuda konuşmaya sebebiyet verebiliyor. Çocuklar, gün içerisinde yaşadıkları bazı olaylar (arkadaşlarıyla kavga vs.) sonucunda bazen stresli olarak uyuyabiliyor ve derin uyku yani rüyasız uyku sırasında konuşuyorlar. Konuşmaları da o gün yaşadıklarıyla ilgili oluyor. Yetişkinler ise rüya döneminde konuşuyor. Bu sebeple konuşmaları, günlük yaşantılarındaki olaylar üzerine değil, rüyalarında gördükleriyle alakalı oluyor. Uykuda konuşma, genellikle 30 saniyeden az sürüyor.  Bu durum bazılarında gece boyunca birçok kez tekrarlanabiliyor. İnsan, konuştuğunun farkında olmuyor. Genellikle kısık sesle mırıldanıyor, bazen de birisiyle sohbet eder gibi konuşabiliyor. Bu esnada, o kişiyi konuşturabilir, ağzından laf alabilirsiniz. Ancak cevaplar, genellikle gerçekleri yansıtmıyor. Uykuda konuşma problemi, tedavi gerektiren bir durum olmasa da kişinin uyku kalitesini bozuyorsa doktora başvurulabilir. Öte yandan uykusunda konuşan kişi kesinlikle uyandırılmamalı. Çünkü bu davranış, yetişkinin ve çocuğun uykusunu bozuyor. Sadece saçını okşama gibi temaslar o kişiyi rahatlatıyor.
Gece kâbusları
Kâbus görmek, stresli durumlarda ortaya çıkan bir reaksiyon. Kâbus sırasında kişi, yoğun bir korkuya kapılıyor, kalp ritmi hızlanıyor. Bazen de terliyor yahut ağlayıp bağırabiliyor. Psikiyatristlere göre kişi, kabus görerek yaşadığı travmatik olayları aşmaya çalışıyor. Ancak bu kâbuslar sık görülüyor yahut içerikleri aynı ise doktora başvurulmalı. Çünkü ‘kâbus bozukluğu’ ya da ‘uyku anksiyete bozukluğu’ gibi durumlar söz konusu olabiliyor. İlaç veya terapi yöntemleriyle uyku düzeni sağlanabiliyor. Kişinin kendisi de uykuya dalmadan önce bitkisel içeceklerle daha rahat uyuyabiliyor.
Uyurgezerlik:
Uyurgezer olan biri, uyurken ayağa kalkıyor, gözleri anlamsız anlamsız bakıyor, evin içinde dolaşıyor, kapıları veya ışıkları açıp kapayabiliyor. Sabah olunca da gece ne yaptığını hatırlamıyor. Uyurgezerlik, kimi zaman aynı gece birkaç kez görülebileceği gibi bazen de birkaç gecede bir yaşanıyor. Genellikle uykuya daldıktan hemen sonra ortaya çıkıyor. Bu evre kişinin rüya görmediği, derin uyku evresidir ve kaslar yürümeye imkân verecek şekildedir. Bu uyku davranış bozukluğunda, düzensiz uyku saatleri, stres, ateşli hastalıklar gibi faktörler etkili. Ancak genetik özelliğe de sahip. Genellikle 3-7 yaş arası çocuklar ve uykusuzluk çeken kişilerde daha fazla uyurgezerlik görülüyor. Ara sıra ve zararsız olan uyurgezerlik bir sorun teşkil etmiyor. Ancak çok sık olursa, tehlikeli davranışlar veya yaralanmalar başladıysa doktora başvurulmalı. Genellikle çocuklarda görülen uyurgezerlik, beyin olgunlaşmasını tamamladığı için yetişkinlikte kendiliğinden ortadan kayboluyor. Yetişkinlerde de uyku düzeni sağlandığında bu durum tedavi gerektirmeden genellikle geçiyor. Ayrıca uyumadan önce kitap okumak, bulmaca çözmek, ılık bir duş almak, gevşetici hafif egzersizler yapmak veya stresle mücadele etmek de uyurgezerliğin önlenmesine katkı sağlıyor. Çocukta uyurgezerlik problemi varsa çocuğu endişelendiren, stresli görünmesine yol açan husus hakkında konuşulabilir. Diğer taraftan uyurgezerler, uyandırılmamalı, yavaşça yatağına doğru yönlendirilmeli. Uyandırmak gerekiyorsa da seslenilmeli, asla sarsılmamalı.
Rem uykusu davranış bozukluğu:
Rüya görürken beyin uyanıklıktaki kadar aktif olsa da kasların hareket etmesi, beyin tarafından baskılanır, rüyada hareket edilse bile gerçek hayatta hareket edilmez. ‘REM uykusu (yoğun olarak rüyaların görüldüğü uyku evresi) davranış bozukluğu’ olan hastada bu sistem bozuluyor ve kişi, rüyada gördüklerini canlı yaşıyor. Bazen konuşuyor, bağırıyor, bazen de eşine ya da duvara yumruk atıyor, hatta yataktan düşüyor. Kişi bu hareketleri yaparken uyanırsa gördüğü rüyayı hatırlayabiliyor. Bu rahatsızlıkta genellikle stres, parkinson hastalığı ve antidepresan ilaçlar aktif rol oynuyor. Bu belirtileri yaşayanlar nöroloğa başvurmalı.
Dişleri sıkma:
Stres, huzursuzluk, fazla kafein tüketmek gibi etmenlerden dolayı bazı kişiler, uyurken çenelerini kenetleyebiliyor, dişlerini sıkabiliyor ya da gıcırdatabiliyor. Sabah kalktıklarında eklemleri, çiğneme kasları, dişleri, baş ve boyunlarında ağrı, yorgunluk ve yutkunma güçlüğü yaşıyorlar. Ayrıca diş gıcırdatmanın şiddeti ve sıklığı sebebiyle dişler zarar görüyor. Sürekli birbirine sürtünen dişlerin mineleri aşınıyor, boyları kısalıyor. Dişi çene kemiğine bağlayan bağlarda gevşemeler oluyor, bu sebeple dişlerde sallanmalar başlıyor. Dişleri sıkmamanın çözümü stresi ortadan kaldırmak veya dişleri korumaya almak. Dişlerin korunması için ağza, silikon esaslı maddeden yapılan kişiye özel bir gece plağı takılabilir. Gece geç saatlerde kafeinli içeceklerden uzak durulabilir. Çok ağır vakalarda ise enjeksiyon kullanılabiliyor.

0 yorum:

Yorum Gönder